25 Eylül 2008 Perşembe

Misafirim vardı ve açtığım paketten 5 yerine 3 yufka çıktı. Paketleme hatası yapan zat-ı şahaneyi ve onca paket içinden eksik olanı seçmeyi başaran şahsımı protesto ediyorum.

17 Eylül 2008 Çarşamba

...Dondurma...

İki küçük kız çocuğu dondurma yerler yavaş yavaş. Bitirmek istemezler dondurmalarını. En son kendinin ki kalsın isterler. Daha çok yemiş gibi hissederler kendilerini. Birbirlerinin elindeki dondurmaya baka baka, azıcık azıcık yerler. Beş- altı yaşlarında iki küçük kız çocuğu büyüdü şimdi.  Yanlız ve uzak olsalarda hala birbirlerini düşünerek ve yavaş yavaş yerler dondurmalarını.  

Biri çikolatalı yer hep, diğeri karışık ama çikolatalısından koydurmaz. Birazdan merak edecek arkadaşınınkinin tadını ve değişecekler, tadacaklar azıcık azıcık.

Biz böyle büyüdük. Paylaşmaya dondurmamızdan başladık. Sonra kalemlerimizi, silgilerimizi, eşarplarımızı, kıyafetlerimizi, sevinçlerimizi, hüzünlerimizi, omuzlarımızı, dizlerimizi... 

Haydi gel yakınıma yine paylaşalım çayımızı, çorbamızı..




16 Eylül 2008 Salı


Ey davulcu amca..!

Her gece saatten evvel akortsuz davulunla, manisiz manisiz tım tım eder dururdun.
Tamam ben de gıcık olurdum. Tiz geçip gide diye beklerdim. Memleketim davulcu amcaları gibi sokağı 3-5 defa gidip gelmezdin. Dün gece nerdeydin amca yaa? Saat ve telefon yolda bırakır şuursuzlar (teknolojiye fazla güvenmemek lazım)  ama dün sahurda nerdeydin davulcu amca?

Bayramda görüşcez senle!

:((

15 Eylül 2008 Pazartesi

...Üsküdar Yolcusu...

üsküdara gider iken.MP3 -
Üsküdar'da arkadaşım olsa..

Çıkıp gitsem, çalsam kapısını. İnsek sahile.. Yürüsek.. Yürüsek..

 Her adımda unutsak naylon dertlerimizi.

 Sonra eskilere dalsak. Küçüklüğümüze.. 

Yine söylense "oyuncak ayını vermemişdin" diye..

Yine savunsam kendimi "verseydim annen sana da almazdı ki" diye. 

Üsküdar'da arkadaşım olsa. 

Çıkıp gitsem, çalsam kapısını. İnsek sahile.. Yürüsek.. Yürüsek..

14 Eylül 2008 Pazar

...ÇOCUK GÖZÜYLE RAMAZAN...

Bugün evde bir acaiplik var. Herkes sessizce işine okuluna gidiyor. Annem "Zeynep hadi sana kahvaltı hazırlayalım" dedi. Kimse yemek yemiyor, su içmiyor. Ablam bile!

Ramazan 5

Önce diyet yaptıklarını sanmıştım. İzledim hepsini. Akşama doğru hepsi sessizleşiyor. Sofrayı hazırlayıp ezanı bekliyorlar. Onları böyle seyretmek, öyle hoş ki… Başka zaman, susmak bilmeyen ablamın bu hali içten içe güldürüyor beni. Ama gülmeye cesaretim yok.

Ramazan 9

Niye böyle yapıyorlar? Ablama sordum, "büyüyünce anlarsın" dedi. Zaten başka ne der ki… Anneme sordum, Ramazan dedi. Babama sordum, Oruç dedi.

Ramazan 11

Bu Ramazan ve Oruç isimli iki kişi, bizimkilere yeme-içme yasağı koymuş demek. Arkadaşım Fatıma'ya sordum. Onun ailesi de gündüzleri yemek yemiyor su içmiyormuş.

Ramazan 14

Kaşık çatal sesleri, konuşmalar duydum. Uyandım. Babama haber vermeye koştum, yatağında yok! Çaresiz, huysuz ablamın odasına koştum. O da yok! Korkmadım, "ben bu hırsızların hakkından gelirim" dedim. Aldım elime paspasın sapını, aniden açtım mutfak kapısını.

Sopamı havaya kaldırdım öylece kaldım oracıkta.

Bizimkiler yemek yiyorlar! Vay uyanıklar. Gündüz Oruç ile Ramazan'dan korkup gece yiyorlar.

Bir de üstüme gülüyorlar…

Korkaklar.

Ramazan 17

Önceleri, Oruç ile Ramazan'ı bulup şikayet etmeyi düşündüm. Fakat ablamın yemek yemedikçe pamuk gibi yumuşadığını fark ettim. Babam ile Annem de artık tartışmıyorlar.

O zaman devam. Belli ki Oruç ve Ramazan iyi kalpli iki amca.

Ramazan 19

Her gün bize beyaz başörtülü teyzeler geliyor. Oturup birlikte Kur'an okuyorlar. Her zaman ki gibi mobilyadan, gelinden, kaynanadan, konuşmuyorlar. Ellerini açıp herkese dua ediyorlar. Sevim teyze de başını örtmüş. Çok da yakışmış

Ramazan 22

Her şey aynen devam ediyor. Televizyonlar bile uslu uslu konuşuyor. Hepsi akşam ezan okuyor. İftar iftar deyip bütün şehir birden yemeğe başlıyor. Ne hoş.

Ramazan 24

Oruç'u merak ediyorum. Geçen gün Ayşe teyzem annemle konuşuyorlardı. Şöyle şöyle yaparsam Oruç bozulur mu? Yok böyle olursa Oruç kaçar mı? Demek ki Oruç, çok duygulu birisi. İnsanlar kötü bir şey yapınca bozuluyor. Kötülüğü gördüğü yerden kaçıyor.

Oruç'u ve Ramazan'ı artık iyice merak ediyorum. Onlarla tanışmaya can atıyorum.

Ramazan 25

Bu günlerde herkes Kadir gecesinden bahsediyor şimdiye kadar, gecesi olan bir adam göremedim. Bu Kadir de kim? Bin aydan hayırlı gecesi varmış. O gece uyumamak, namaz kılmak, Kur'an okumak önemliymiş.

Ramazan 26

İftarı çok sevdim. Akşam yemek yemeye İftar diyorlar. Gece yemek yemenin adı da Sahur. İftar sonrası eğlenceler oluyor. Babam camilere götürüyor bizi. Herkes sokaklarda, camide, neşe içinde.

Ramazan 28

Merak içinde beklerken uyuyakaldım. Kadir, gecesiyle beraber gelmiş gitmiş. Ben göremedim. Anlayamıyorum. Bu yüzden ağabeyimi çok özlüyorum. Ablama soru sormaya kalksam, bana doya doya gülüyor. Sonra da arkadaşlarına anlatıyor, birlikte gülüyorlar. Sinir oluyorum.

Abim uzak bir şehirde üniversitede okuyor. "Abim ne zaman geliyor?" diye anneme soruyorum. "Bayram gelsin, onda gelecek" diyor. Oruç, Ramazan, gece gelen Kadir'den sonra şimdi de Bayram!..

Soramıyorum "Bayram kim?" diye. Neden o gelmeden abim gelemiyor? Belki de ağabeyimin arkadaşıdır. Çok özledim abimi. Bayram'ı da alsın gelsin tanışalım.

Ramazan 29 / Arefe

O kadar erkek isminden sonra bugün nihayet bir bir hanım ismi duyabildim. Arife diyemiyorlar mı ne? Arefe diyorlar. Niye Arefe? "Arife" olması gerekmiyor mu? Yengemin adı gibi yani… "Arefe geliyor, daha temizliği bitirmedik diyor annem. İyice telaşlandılar. Bir Bayram diyorlar, bir Arefe, harıl harıl çalışıyorlar. Temizlik yapılıyor. Yemekler hazırlanıyor. Anneme "Bayram ne zaman gelecek?" dedim, "Arefe'den sonra" dedi. Demek ki Bayram ile Arefe evli değil. Akraba da değil. Kafam karma karışık. Salih abim bi gelse de her şeyi bana anlatsa.

Ve Bayram geldi

Sabah kalktığımda, herkesi kahvaltıda yakaladım!. Oruç öldü heralde diye düşündüm. Abim gece gelmiş. Sevinçten haykırdım. Çok özlemişiz birbirimizi.

Bütün olanı biteni bir güzel anlattım abime. Yüzüme bakarken, bana tebessüm ettiğini gördüm. Ablama sormamakla ne iyi ettiğimi anladım. Abimin tebessüm ettiği yerde, ablam kahkaha atar. Abime küser gibi yaptım hemen gönlümü aldı. Bana her şeyi baştan anlattı, bu sefer de ben gülmeye başladım.

Abimden söz aldım. Kimseye anlatmayacak, konuştuklarımızı yazmak için izin istedi..) Ben de verdim.. Ramazan günlüğü işte böyle ortaya çıktı. Abim buna bir de isim buldu: 5 Yaş Sendromu. Sendromu anlamadım. Ama olsun, abime güveniyorum. Gerçi ablam'a göre 4 yaşındayım. Annem 5 yaşında olduğumu söylüyor. Babam daha 4 yaşından gün almadı diyor. Abim 'bu konu beni aşar' diyor.

Bayramı çok sevdim. Ama ablam tekrar o sinirli haline dönecek diye, Ramazanın gidişine çok üzüldüm. Bizim için her gün Ramazan olsa!.. Ne iyi olur.

--

13 Eylül 2008 Cumartesi

...ŞEKERPARE PARE...



Ben şekerpare yapamıyorum ama çok seviyorum. Tarif vermek isteyen olur, yapıp göndermek isteyen olur, hazır alıp gelen olur..Hepsi kabulüm :)
Görsel : Portakal Ağacı

12 Eylül 2008 Cuma

...Yeni ve Cici...

Aylardır istediğim şablona sonunda kavuştum. Emeği geçenlere bilhassa uslu durup elime ayağıma dolaşmayanlara teşekkürü bir borç bilirim.

Söylemedi demeyin efendim; bu aralar olumsuz eleştirileri kabul edemiyorum. Tatil bitti ben henüz yeni yeni kendime geliyorum. Bu sene geçen sene kadar durgun geçmemeli bu blog için. Sekeratta felan değil hayırlısıyla hortlayalım arkadaşlar.

3 Eylül 2008 Çarşamba

...Tatilin anlamı...

Bence tatil bu gün ne pişireceğini düşünmemektir.
......
Yarın ne pişirsem acaba??