30 Aralık 2007 Pazar

.:.:Yorumsuz & Tarifsiz:.:.

18 Aralık 2007 Salı

12 Aralık 2007 Çarşamba

.:.:.Bu Sabah Yağmur Var İstanbulda.:.:.



Yağmur yağıyor
Seller akıyor
Arap kızı
Camdan bakıyor


Küçüklüğümün vazgeçilmez melodilerindendi. Dışarı çıkmak isterdim yağmur yağsa da. Annem de camın önüne oturtur camın buğusuna resimler çizerdik. Başka camlarda arap kızları arardık mezkur melodiyle..
Neye niyet neye kısmet..Her hafta çarşamba yengem ve kuzenimle biraraya geliriz. Gerçi ben uzak olduğum için randımanlı katılamıyorum pek. Bu hafta Kıbrıstan arkadaşlarım geldi. Onlarla sözleşmiştik. Kuzenime yine gelemeyeceğimi söyledim. Sonra da arkadaşların başka işleri çıktı. Ne yapsam derken telefon çaldı. Çocukluk arkadaşım Nur 'Hadi gel mısır salatası hazır'...Herkes nasibine gidermiş :)
Yağmurda İstanbul'un trafiği daha bi çekilmez olur. Hele Bahçelievlerse istikamet çift düşünmek gerek. Ama Nur'un hatırı da başkadır herzaman..Mısır salatası olsa da olmasa da :) Trafik de şahaneydi..Kısmet..
Güzel manzaralar eklemek isterdim fakat fotoğraf makinesini evde unutmuşum.Giderken ve gelirken aynı şarkı çalıyordu radyoda her yağmurda olduğu gibi.

'Ya Rabbi şükür.. şükür..'

10 Aralık 2007 Pazartesi

Ondört Yaşında Padişah Olup, Ondört Sene Hükümdar Kalan, Osmanlı İmparatorluğunun Ondördüncü Padişahı Sultan Ahmet


Rivayete göre Sultan Ahmed, Hz. Peygamber'in mübarek ayak izi bulunan taşı Kayıtbay Türbesi'nden İstanbul'a getirtmiş ve önce Eyüp Camii'ne koydurtmuş, Sultan Ahmed Camii bitince de buraya naklettirmiştir. Bu sırada, rüyasında Peygamber Efendimiz'in divanında yargılandığını görür. Memlûk sultanlarından Kayıtbay, kendisini Peygamber Efendimiz'e şikâyet etmede ve "Kadem-i Şerif" resmini geri istemektedir. Peygamber Efendimiz de bunun alındığı yere verilmesi gerektiğine hüküm verirler. Rüyasını Aziz Mahmud Hüdâyî Hazretlerinin de bulunduğu bir ulemâ topluluğuna anlatan I. Ahmed, buradakilerin de tabiri neticesinde, "emanetin geri gönderilmesi"ne karar vermiştir. Ancak padişah, Peygamber Efendimiz'e olan saygısından dolayı, "Peygamberimiz'in mübarek kademi" şeklinde bir sorguç yaptırmış ve bunu cuma ve bayram günlerinde hilâfet sarığına takmıştır. Bahtî, bir tahta üzerinde nakşedilen Kadem-i Şerif'in kenarına şu meşhur kıt'ayı yazmıştır:


"N'ola tâcum gibi başumda götürsem dâim
Kadem-i nakşını ol hazret-i şâh-ı rusülün
Gül-i gülzâr-ı nübüvvet o kadem sahibidür
Ahmedâ turma yüzün sür kademine o gülün"

Peygamber aşığının 1616'da Sedefkâr Mehmet Ağa'ya yaptırdığı Sultan Ahmet Camiinin yeni öğrendiğim bazı özellikleri ise şöyle:

Ana kubbede bulunan 3 devekuşu yumurtasının neşrettikleri koku örümceklerin cami içinde ağ kurmalarına mani olur.

Kapladığı alan bakımından Sultanahmet camii 200 metrekare fazlasıyla hem Süleymaniye’ yi, hem Ayasofya’ yı geride bırakmaktadır.

Caminin 5 kapısı vardır. Kapıların her biri 3.5 ton ağırlığındadır ve üzerleri fildişi, kemik ve sedeflerle işlenmiştir. Cümle kapısının üzerinde “Kelime-i Tevhit” yazılıdır. Caminin sağ tarafındaki köşede hatip kapısı, sol tarafta sanatkar mahfili, imam kapısı, iki yan kapıları dahi sedefkârîdir. Bu 4 kapıdan camiye kadar taş merdivenle çıkılır. Ama 5. kapı büyük kıble kapısıdır ki cümleden seramettir.

Kıble tarafından denizin göründüğünü ve avlusundan Ayasofyaya geçişte o zamanda yapılan binalardan başka bir bina görünmediğini de babam söylemişti.

Sultan Ahmet ve Sultan Ahmet Camii hakkında internetten enteresan bilgilere ulaşabilirsiniz. Mesela; Kâbe'nin örtüleri bu devirde İstanbul'dan gitmeye baslamış. Bu zamana kadar ise Mısır'dan gönderiliyormuş. Kâbe üzerine Türkiye istikametinde altınoluk yaptırmış.

7 Aralık 2007 Cuma

..::..AVUKAT..::..


"Michael Clayton, new york’un en büyük şirket hukuku firmalarından birinde “problem çözücü” olarak çalışmaktadır. polis bir aileden gelen, eski savcı clayton, firmanın kurucu ortaklarından marty bach’ın emrinde, kenner, bach & ledeen firmasının en kirli işlerini halleder. müşterilerin pisliklerini temizleyen, arabayla vurup kaçma olaylarını örtbas eden, basında çıkan kötü haberleri düzelten, mağazada hırsızlık yapan müşteri eşlerinin ya da politikacıların kirli olaylarının ört bas edilmesini sağlayan clayton, işinden çok bunalmış olsa da, kenner, bach & ledeen’a sıkı sıkıya bağlıdır; çünkü bir boşanma, kumar alışkanlığı ve başarısız iş kurma girişimi, onu dağ gibi bir borçla baş başa bırakmıştır." diyor filmin tanıtımında ve devam da ediyor fakat ; uykum geldi benim yine ya! Ocean's 11 & 13 tamam da avukat ille de sonunu seyret dedirmedi bana. Ama yine de "Good Night, And Good Luck" tan daha iyi diyebilirim Clooney filmleri içinde. Onda filmin arasında pes etmiştim :)


29 Kasım 2007 Perşembe

:.:..İğne Deliği Heykelcikleri..:.:


İngiliz sanatçı Willard Wigan, dünyanın en küçük heykellerini yapıyor. Eserleri iğne deliğinden geçebiliyor.

Sanat bazen öyle bir tutku olabiliyor ki sanatçıların “bu deli işi” diyeceğimiz şeyler yaptıklarını görünce şaşırmıyoruz. Willard Wigan da bu akımın temsilcilerinden. Bir pirinç tanesi ya da iri bir kum zerresi üzerinde, cerrah bıçağı ile çalışıyor. “Mikro heykel”leri o kadar hassas ki, en ufak hareketten bile etkileniyorlar. O da kalbinin atışına ve nefes alıp verişine göre ayarlama yapmaya alışmış.

Aslında Japon heykeltıraşlar tarafından daha küçük heykeller de yapılmış ama onlar lazerle biçimlendirildikleri için Wigan’ınkiler ayrı bir kategoride “en küçük heykel” sıfatına layık görülüyorlar. Wigan, “Genellikle geceleri çalışıyorum ve köpeğimin ortalıkta olmadığından emin oluyorum.” diyor.

alıntı : bechewy

28 Kasım 2007 Çarşamba

...KIL BENİ EY NAMAZ...




Bir asker, namaz kılan (en zor sartlarda bile terk etmeyen) diger askere sordu:


-Arkadas kacıncı asırda yasıyoruz ? Nicin kendini zahmete sokup her gun 5 defa namaz kılıyorsun?


Namaz kılan asker, tam o sırada uzaktan gorunen tegmeni gosterdi:


-Su insan; nicin yanından gecerken toplanıyor, selam veriyor ve butun emirlerine itaat ediyorsun? 'Yat' dese yatıyor, 'kalk' dese kalkıyorsun? O da senin gibi iki ayağı, iki eli ve bir bası olan bir insan degil mi?


Diger asker cevap verdi:


-Evet! O da benim gibi bir insan ama rutbesi var,omzunda yıldızı var.


Namaz kılan askerin cevabı muthisti:


-Ey arkadas! Sen omzunda bir tane yıldızı var diye senin gibi bir insana itaat ediyorsun da ben, yerdeki kumlar adedince yıldızları olan ve hepsini tespih tanesi gibi kudret eliyle ceviren bir zata nicin itaat etmeyeyim?Nicin namaz kılıp emrini yerine getirmeyeyim?

26 Kasım 2007 Pazartesi

Bunu Çözebilir misiniz?


Soru şu:
"Resimde gösterilen otobüs hangi yöne doğru hareket ediyor?

Resmi iyice inceleyin ve cevap vermeye çalışın.
Cevap "sağ" yada "sol" olabilir.

Cevabınızı vermeden önce iyice düşün.
Bol Şanslar..

12 Kasım 2007 Pazartesi

Seven Beri Gelsin

Sevgili pırasa;
Son altı aydır mevsim dolayısıyla pek görüşemedik. İki aydır buralarda görüyorum seni fakat bu sefer de ben servis dışıydım. Biliyorum küçümsenmeyecek bir mazimiz var. Ama ne olur kusuruma bakma. En kısa zamanda bekliyorum. Zeytinyağı ve pirinç de özledi. Havucu da kap gel.

Eski dostun Ceylin



Not: Ne olur evi kokutma misafirlere ayıp oluyor.



2 Kasım 2007 Cuma

Özel İstek Üzerine..

2007 Ekim ayı da sessiz sedasız akıp gitti geri gelmemek üzere..Blog güncellememede kendi rekorumu kırdım ve sabırla(!) bir ay boyunca hiçbişey yazmadım.

Oysa çok severim ekimi, yıl boyunca dört gözle beklerim doğumgünüm bu ayda olduğu için. Bu sene daha farklı geçti.
Bayramlar geçirdik dini ve resmi her çeşidinden. Hüzünlendik şehit haberleriyle..
Hasretler vuslata karıştı sevinçler hüzünlere.

Ve bu sabah döndüm memleketimden ekimin son
haftasını orda bırakarak..

Bir de düğünümüz, mutlu günümüz vardı canım kardeşim, kadim dostum Mine'nin.Allah mesut etsin iki cihanda.
Aylardır beklediğim kitap fuarını kaçırdım ama olsun seneye yine olur. Nasip olursa gideriz.
Bir de Ahmet Özhan konseri vardı CRR'de.O da güzeldi. Kasımda yine var 16'sında sanırım.Buyrun dinleyelim..

30 Eylül 2007 Pazar

2007 YILINDA YAŞAMAK


GÜZEL TESPİTLER !..........

1. Şifrenizi yanlışlıkla mikro dalga fırınınıza girmeye çalışıyorsanız

2. 3 kişilik ailenize ait 15 adet telefon numaranız varsa

3. Yan masada çalışan arkadaşınıza e-mail gönderiyorsanız

4. Arkadaşlarını ve yakınlarını arayamama sebebin e-mail adreslerinin olmamasıysa

5. Televizyondaki her reklâm, ekranın altında bir web adresi içeriyorsa
7. Hayatınızın ilk 20, 30 belki de 60 yılında sahip olmamanıza karşın, bugün evinizden cep telefonunuzu almadan çıkmak sizde paniğe yol açıyor ve almak için geri döndürüyorsa

8. Sabah uyandığınızda kahvaltıdan önce online oluyorsanız

9. Gülümserken başınızı yana yatırıyorsanız :)

10. Bu yazıyı okuyorsanız, başınızı sallıyor ve gülümsüyorsanız

11. Listede 6. maddenin olmadığını fark edemeyecek kadar meşgulseniz
12. Yukarı çıkıp listede 6. maddenin olup olmadığını kontrol ettiyseniz
ve şu an kendi kendinize gülüyorsanız

2007 Yılında yaşıyorsunuz demektir.

26 Eylül 2007 Çarşamba

Spor Spikerlerinin Gafları

Uzun süredir (yaklaşık iki hafta) bloğu neyle güncelleyeceğime karar verememiştim. Yazı, döküman, kaynak bolluğu işte...Yapacak bişey yok artık birini seçmek lazım.
Şaka bir yana bugün gelen postalardan biri beni epey güldürdü. Yoğurtlu ıspanak kısmı farklı duygular da hissettirdi hatta (ramazandan olsa gerek hiç bu kadar cazip gelmemişti). Gündemde ne var? Kim kimle oynuyor? Hiç haberim yok.Takip de etmem fazla (manşete çıkmadığı sürece) Ama yorum yazan arkadaşların takımlarını merak ediyorum. Ha bir de bu resimdeki arkadaşı tanıyan vardır elbet Onu da bilen varsa bi zahmet...


İşte spor spikerlerinin gafları:



Tarihi İngiltere Türkiye 8-0 lık maç : bir atağı daha gol yiyerek savuşturuyoruz sayın seyirciler .... maç bitti bizimkiler hala gol yiyiyor.



Star tv de Bülent Karpat ilk kez spikerlik yapacak. Heyecandan sesi titriyor çuvallayacağı her halinden belli. Hakem düdüğünü çalıyor ve Bülent Karpat'ın yaran repliği hafızalara kazınıyor:

-eee..ööö...düt !! maç başladı...



Türkiye-Brezilya maçında spiker sakatlanan Alpay için; "Alpay arka ayağını burktu"



Beşiktaş-Antalyaspor maçının son dakikalarını anlatıyor: "Evet orda bir faul var galiba sevgili dinleyenler.. Şu anda tam olarak göremiyorum. Yani sevgili dinleyenler, bize de bu stadlarda anlatım için o kadar kötü yerler veriyorlar ki, kıyıda köşede.. Biz de burada görevimizi yapıyoruz. Mesela şu anda karşımda oldukça heybetli bir bayan var, yani sahayı tam olarak görmem mümkün değil.."



-Evet sayın seyirciler samsun 6 gol yedi ama oyun disiplininden hala kopmuş değil...


Karlı bir gün, spiker Ümit Aktan: - sahadaki karlarin tamami temizlenememis, buradan bakıldığında saha yogurtlu ıspanak gibi görünüyor.

12 Eylül 2007 Çarşamba



Ramazan-ı Şerifteki oruç, nefsin terbiyesine baktığı cihetindeki çok hikmetlerinden bir hikmeti şudur ki:

Nefis, kendini hür ve serbest ister ve öyle telâkki eder. Hattâ, mevhum bir rububiyet ve keyfemâyeşâ hareketi, fıtrî olarak arzu eder. Hadsiz nimetlerle terbiye olunduğunu düşünmek istemiyor. Hususan, dünyada servet ve iktidarı da varsa, gaflet dahi yardım etmişse, bütün bütün gasıbâne, hırsızcasına, nimet-i İlâhiyeyi hayvan gibi yutar.

İşte, Ramazan-ı Şerifte, en zenginden en fakire kadar herkesin nefsi anlar ki, kendisi mâlik değil, memlûktür; hür değil, abddir. Emrolunmazsa, en âdi ve en rahat şeyi de yapamaz, elini suya uzatamaz diye, mevhum rububiyeti kırılır, ubudiyeti takınır, hakikî vazifesi olan şükre girer.
RNK

11 Eylül 2007 Salı

'Bediüzzaman Sempozyumu' ertelendi

21 Ekim'de yapılması planan 'Uluslarası Bediüzaman Sempozyumu'nun ertelendiği açıklandı.

Yapılan açıklamada erteleme sebebi olarak 21 Ekim'e denk gelen referandum gösterildi. Aynı tarihte cumhurbaşkanını halk seçsin anayasa değişikliği için halk oylaması gerçekleştirlecek. Bu nedenle sempozyum 18 - 20 Kasim 2007 tarihlerine ertelendi.
KAYNAK : Moral Haber

8 Eylül 2007 Cumartesi

29 Ağustos 2007 Çarşamba

Halk icinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sihhat gibi



Bir haftalık güneydoğuanadolu seyahatinin ardından hak ettiğim iki iğnenin acısı geçip, avuç avuç içilen ilaçlar tesir edince, Rabbim de şifa verirse, izni ile tekrar aranıza dönmeyi arzu ediyorum.
Kalbi selam ve dua ile.

27 Ağustos 2007 Pazartesi

Leyle-i Berat

Aziz, sıddık kardeşlerim, bu medrese-i Yusufiyede ders arkadaşlarım, Bu gelen gece olan Leyle-i Berat, bütün senede bir kudsî çekirdek hükmünde ve mukadderat-ı beşeriyenin programı nev'inden olması cihetiyle, Leyle-i Kadrin kudsiyetindedir. Herbir hasenenin Leyle-i Kadirde otuz bin olduğu gibi, bu Leyle-i Beratta herbir amel-i salihin ve herbir harf-i Kur'ân'ın sevabı yirmi bine çıkar. Sair vakitte on ise, şuhûr-u selâsede yüze ve bine çıkar. Ve bu kudsî leyâli-i meşhurede on binler, yirmi bin veya otuz binlere çıkar. Bu geceler elli senelik bir ibadet hükmüne geçebilir. Onun için, elden geldiği kadar Kur'ân'la ve istiğfar ve salâvatla meşgul olmak büyük bir kârdır.
Said Nursî

17 Ağustos 2007 Cuma

İSMEK

- İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sanat ve Meslek Eğitim Kursları İSMEK’te 2007-2008 eğitim öğretim dönemi başlıyor. 11. yılına giren İSMEK’te bu yıl kayıtlar 3 – 20 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Kursiyerler adaylarının kayıt sırasında nüfus cüzdanının iki fotokopisi ve iki fotoğraf getirmeleri yeterli olacak.-

12 Ağustos 2007 Pazar

-Pazar Tefekkürü-

Pazar sabahlarına has, eşsiz bir sessizlik..Hele bugün olduğu gibi hava hafif bulutlu ve pusluysa uyanmak daha bi zor gelir. Fakat bugün "erken kalkan çok yol alır" misali, erken kalkan çok gezer deyip Fethi Paşa Korusuna teveccüh ettik.


Ve ardından Fenerbahçe Parkı.. Çok merak ettim 'bu kadar yol aldığımıza değecek mi' diye. Çok geçmeden zihnimdeki soru yerini 'Şimdiye kadar nasıl haberim olmaz bu mekandan' eseflerine bıraktı..


Öğlene doğru bulutlarun arasından parlayan güneş, sıcak basmadan eve dönmenin iyi olacağını hatırlattı.Tefekkür hanesine yeni kareler ekledim, unutmamak için de bloğa yükledim.

10 Ağustos 2007 Cuma

8 Ağustos 2007 Çarşamba

Ben Hazırladım :)



---Havuç-kabak sepeti içinde mercimekli bulgur pilavı---

3 Ağustos 2007 Cuma

Seyehatimden Kareler


17 Temmuz Salı sabahı güneş daha parlaktı sanki.Bunda anneye kavuşma sevinci mi, memleket özlemi mi, arkadaş hasreti mi etkili..Elbette hepsi..


O gün Başbakanımız miting için kentimizdeydi.Kazlıçeşmede görememiş olabilirim fakat şimdi ev sahibi sayılırım gitmesek ayıp olur değil mi.


Annemin benim için ayırdığı kayısı dalı.Tabi biz onları bütün bir yıl unutmamak için reçel yaptık.


Burada sekiz arkadaş, yıllardır yaptığımız gibi sabahın dokuzunda buluşup geleneksel pikniğimizi yaptık.


Kuğular..Ördekler..İnsan cenneti daha da merak ediyor.


Güvercin kafesinin önünde cinsini bilmediğim, kuyruğu şahane bir güvercin..

--------

29 Temmuz 2007 Pazar

Uluslararası Bediüzzaman Sempozyumu


Ayrıntılı bilgi için tıklayınız


26 Temmuz 2007 Perşembe

Şaşkın Kediler

24 Temmuz 2007 Salı

Sand Drawing

16 Temmuz 2007 Pazartesi

Yanaklarım Kızardı Başım Önümde




Utanarak belirtmeliyimki 23:50 itibariyle yeni bir seyehata daha çıkıyorum. Dönüşte paylaşacak birçok fotoğrafımın olmasını temenni ediyorum.
Hoşçakalın....

13 Temmuz 2007 Cuma

Cumamız Mübarek Olsun

'İnsan içinde velî, ömür içinde ecel, olmuş meçhul ve mühmel. Cumada müstetirdir bir saat, kabul olur duâ edersen.

Ramazan'da münteşir bir leyle-i zû-kadir. Esmâü'l-Hüsnâda muzmer iksir-i İsm-i âzam. Bu misâllerin haşmeti, hem de o sırr-ı hasen,

İbhamda izhâr eder, ihfâda ispat eder. Meselâ, ecelin ibhamında bir muvâzene vardır; her dakikada tutar ne vaziyet alırsan.

Kefeteyn-i havf ü recâ, hizmet-i ukbâ-dünya tevehhüm-ü bekâî, lezzet-i ömrü verir. Yirmi sene müphem bir ömür olsa ahsen.

Nihayeti muayyen bin senelik bir ömre. Zîrâ nısfı geçerse, her saati geldikçe güyâ adım atarak darağacına gidersin.

Şey'en şey'en üzülmek ve hem de teselli vermez; sen de rahat etmezsin.'

Lemeât

10 Temmuz 2007 Salı

Ben Adayım!

Seçim öncesi, caddeden geçen parti minübüslerinin gürültüsünden son derece muzdaribim. Telefonla konuşurken evde olduğumu inandıramaz hale geldim karşı tarafa. Fakat çare yok ne gelir elden..Son on iki gün.. Beynimde yankılanan adaylara ithaf ediyorum. Buyrun

5 Temmuz 2007 Perşembe

Ben Geldiim...!



22 Haziran 2007 Cuma

MOLA


Ufak bir tatil başlamadan evvel son bir ileti fena olmaz. Ekseriyetle olduğu gibi bavulumun hazırlanması bu saatlere kaldı.Yine de iki satır yazmaya vakit bulunuyor çok şükür.'Tebdil-i Mekanda ferahlık vardır' düsturuna binaen niyetine girdik bu işin. Şahane fotoğraflarla döneceğimi ümid ediyorum. Final de kuzenim evlenmiş olacak. Ona da ömür boyu mutluluklar diliyorum..

19 Haziran 2007 Salı

'Feshane'de İsmek Şovu

Kelimelerin kifayet edemediği bir serginin ardından objektifimden kaçamayanlar..

İnce sanatlar marifet, beceri, vakit ve arzu gerektirdiği kadar tahammül de istiyor..



Sanatkarların azmine hayran olmamak mümkün değil..


İnce işler, ince zevkler, inci- boncuklar, kurdelalar, takılar, hesap işleri, çizenler, dikenler..Bir de komplekse giren ben..



Hasıl-ı Kelam:
Ellerine, emeklerine sağlık..Fevkaladenin fevkinde muhteşem bir sergi.(Sergi kelimesi de zayıf kalıyor..)Siz de buyrun ziyaret edin tavsiye ederim.
Bu da günün süprizi oldu benim için.

Karşınızda Sayın Murat Göğebakan...!


17 Haziran 2007 Pazar

Çocuklar farklı dünyalar, bambaşka alemler..İçlerinde neler yaşandığını, neleri düşünüp hayal ettiklerini merak ederim. Sıkıştırıp sorarım fikir dünyalarını. Farklı tepkiler, farklı yaklaşımlar, orjinal sözler, komik şaşkın ifadeler ve daha neler.. neler.. Yeğenlerimden biri dondurmayı çok sevmesine rağmen rahat yiyemiyor.Neden mi? Soğuk olduğu içinmiş..Annesine ısıtıp getirmesini, hatta sıcak dondurma almasını söyler.Yine birgün markette dondurma reyonlarının yanından geçerken soğutucuların motorundan çıkan sıcak havaya aldanarak
-Anne koş sıcak dondurma buldum.İşte burda baaak.Gördündün mü varmış işte..
Dondurmaların soğuk olduğu elle kontrol edildikten sonra bizim ufaklık ikna edilir. Onun hayali de sıcak dondurma ama yine külahta yalanarak yinebilmesi gerekiyor.Biz onların hayallerini kısıtlayana dek ya da yapılabilirliğin yapılanlardan ibaret olduğu şeklinde kandırana dek Onlar şuan uçuk gelebilen fakat gelecekte gerçekleşmesi muhtemel hayaller kurmaya devam edecekler.

16 Haziran 2007 Cumartesi

Psiko Test

Toplumla uyum içinde misiniz?
Bu testin amacı, sizin toplum içindeki durumunuzu saptamak. Bakalım, çevrenizdeki insanlara kendinizi kabul ettirebiliyor musunuz? Toplumun bir bireyi olarak üzerinize düşenleri gerektiği gibi yapıyor musunuz? Testte sıralanan cümlelere Doğru ( D), ya da yanlış (Y) işaretini koyduktan sonra sonuç bölümündeki listeyi inceleyin ve her doğru yanıt için kendinize 1 puan verin.

1- Oy vereceğim zaman tüm adayların özelliklerini incelerim.
2- Başı dertte olan birine yardım etmek uğruna yolumu kaçınmam.
3- Birileri bana cesaret vermezse, elimdeki işi tamamlamak zor gelir.
4- Bugüne kadar hiç kimseden nefret etmedim.
5- Zaman zaman hayatta başarılı olamayacağımı düşünüyorum.
6- İstediğim sonucu alamadığımda kendimden nefret ediyorum.
7- Giyimime,evde olsun işte olsun her zaman özen gösteririm.
8- Evde yerken de lokantadaki gibi kurallara uymaya özen gösteririm.
9- Biletsiz konsere girebilirsem büyük bir başarı elde ettiğimi düşünürüm.
10- Yetenekli olmadığımı düşündüğüm işleri yapmaktan kaçınırım.
11- Ara sıra dedikodu yapmak hoşuma gider.
12- Yöneticiler eleştirilerinde haklı olsalar da onlara öfkeleniyorum.
13- Kiminle beraber olursam olayım, anlatılanları dikkatle dinlerim.
14- Zor duruma düştüğümde genellikle hastalık bahanesine baş vururum.
15- Başkalarından yararlanmaya çalıştığım zamanlar olur.
16- Her zaman bana söylenen hatalarımı kabul ederim.
17- Verdiğim öğütlere her zaman ben de uyarım.
18- Gürültücü ve geveze insanlarla anlaşmakta hiç zorlanmam.
19- Bağışlayıp unutmak yerine intikamımı almayı yeğlerim.
20- Birlmediğim bir şeyi biliyormuş gibi davranmaktan kaçınırım.

15 - 20
Soruların çoğuna sosyal bakımdan uygun sayılacak cevaplar vermişsiniz. Bu testte yüksek puan almanız, sizin başkaları tarafından onaylanmaya, desteklenmeye gereksinmenizin olduğunu gösteriyor.
9 - 14
Bazı durumlarda sosyal bakımdan uygun sayılacak davranışlarınızla dikkat çekiyorsunuz. Fakat bazı durumlarda da tam tersini yapıyorsunuz. Yanlış cevaplarınızı tekrar gözden geçirin ve daha olumlu bir tutum sergilemeye çalışın.
8 - daha az puan
Evet, sosyal bakımdan doğru sayılmayacak cevaplarınızın çokluğuyla dikkat çekiyorsunuz. Fakat dürüst davranmanız da gözardı edilmemeli. Puan sayınız ne kadar az olusrsa, başkalarının desteğine okadar az ihtiyaç duyuyorsunuz demektir.

Sonuç

1-D;2-D;3-Y;4-D;5-Y;6-Y; 7-D;8-D;9-Y;10-Y;11-Y;
12-Y;13-D;14-Y;15-Y;16-D; 17-D;18-D19-Y;20;D

Kaynak : Hürriyet

13 Haziran 2007 Çarşamba

Resme Bak Kişiliğini Gör

Size uygun olan resmi seçin sonra aşağıdaki açıklamasını okuyun, Aşağıdaki resimler psikologlar tarafından ortaya çıkarılmış. Defalarca test edilmiş, şekiller ve renkler değişerek bugünkü halini almış. Hangi resim size yakın geliyorsa seçin, 9 ana karakterden hangisi size uyuyor bulun.
1. İçedönük - Hassas - Kolay etkilenen
Kendinizle ve çevrenizle ilgili düşüncelere etrafınızdaki çoğu kişiden daha sık ve daha derin bir şekilde dalıyorsunuz. Üstünkörü hareketler ve konuşmalardan nefret ediyorsunuz. Geyik muhabbeti yapmaktansa yalnız kalmayı tercih edebiliyorsunuz. Ama yakın arkadaşlarınızla olan ilişkileriniz o kadar kuvvetli ki bu da size ihtiyacınız olan uyumu ve gücü getiriyor. Yine de yalnız başına kalmaktan hiç sıkılmıyorsunuz.

2. Özgür - Geleneklere karşı - Tutulamayan
Kendinizi geliştirmenizi sağlayacak özgür ve kimseye bağlı olmayan bir hayat peşindesiniz. Hobilerinizde ya da işinizde sizi başarıya ulaştıracak yeteneklere sahipsiniz. Bağımsızlığa olan düşkünlüğünüz bazen sizden beklenilenin tam tersini yapmanıza neden olabiliyor. Öyle her gördüğünüz şeye üzerinde düşünmeden uyacak tiplerden değilsiniz. Aksine kendi fikirleriniz doğrultusunda gitmeyi yani akıntıya karşı kürek çekmeyi seviyorsunuz.

3. Dinamik - Aktif - Dışa dönük
İlginç ve çeşitli işlere girebilmek için risk almaktan kaçınmıyorsunuz. Rutin bir hayat sizi etkisiz hale getirebiliyor. En çok sevdiğiniz şey tüm olaylarda başrol oynamak. Aslında olayları başlatan kişi de siz oluyorsunuz.

4. Ayakları yere basan - Dengeli - Uyumlu
Komplike olmayan ve doğal bir yaşamı, bir aşkı ve işi amaç edinmişsiniz. İnsanlar size saygı duyuyor çünkü sizin ayaklarınız öyle bir yere basıyor ki herkes sizden destek alıyor. Siz de bu insanlara güven sağlamayı biliyorsunuz. Çok sıcak ve insancıl olarak tanınıyorsunuz. Basmakalıp ve çok abartılı olan her şeyi reddediyorsunuz. Modanın getirdiği yeniliklere de bağlı değilsiniz. Aksine, sizin için giyim pratik ve rahat olmalı.

5. Profesyonel - Pragmatik - Kendini tanıyan
Hayatını eline alıp şansını kadere bırakmak yerine yaratmayı sevenlerdensiniz. Problemlerinizi pratik ve karışık olmayan yöntemlerle çözüyorsunuz. Günlük hayatınızda gerçekçi olmayı tercih ediyorsunuz. İşte ise herkes sizi sorumluluk sahibi olarak tanıyor. Sizin kendinize olan güveniniz sayesinde etrafınızdakiler de sizden güç alıyor. Fikirlerinizi uygulamaya koyana kadar rahat edemiyorsunuz.

6. Barışçıl - Tedbirli - Agresif olmayan
Anlaşması kolay bir insansınız. Kendi özel hayatınıza ve özgürlüğünüze düşkün olduğunuz için de arkadaşlarınızı pek yormuyorsunuz. Bazen hayatın anlamını düşünmek ya da kendi kendinize eğlenmek için her şeyden uzaklaşıp yalnız kalmak istiyorsunuz. Bu yüzden de kaçabileceğiniz güzel mekânlar nerede biliyorsunuz ama siz yalnızlık düşkünü bir insan da değilsiniz. Sadece hayatın size vermiş olduklarını takdir eden, dünyayla barışık bir insansınız.

7. Dikkatsiz - Oyunsever - Neşeli
Spontane ve özgür bir hayatı seviyorsunuz. Hayata bir kere gelinir ilkesinden yola çıkarak dolu dolu yaşamayı istiyorsunuz. Çok meraklı ve her yeni şeye açık bir insansınız. Tüm değişikliklerin sizi büyüttüğüne inanıyorsunuz. Bağlı kalmak kadar sizi sıkan bir şey yok. Sürpriz yapmaktan ve sürprizlerle karşılaşmaktan çok hoşlanıyorsunuz.

8. Romantik - Hayalci - Duygusal
Çok duygusal bir insansınız. Olayları gerçekçi tarafından görmeyi reddediyorsunuz. Sizin için duygularınızın size söyledikleri önemli. Ayrıca yaşamda hayallere yer olması gerektiğini savunuyorsunuz. Romantizmi reddeden ve her şeyi akılcı bir yolla çözmeye çalışan insanlarla anlaşamıyorsunuz. Hayallerinizi, duygularınızı sınırlayacak her şeyi reddediyorsunuz.

9. Analitik - Güvenilir - Kendinden emin
Hayatınızı insanların gözden kaçırdığı küçük değerli taşlarla doldurmayı seviyorsunuz. Bu nedenle kültür sizin hayatınızda önemli bir yer oynuyor. Yine de siz şık ve zarif duygularınızın çevreden etkilenmemesini sağlıyorsunuz. Sizin için zarif ve görgülü bir hayata sahip olmak çok önemli. Ve yine aynı tarzdaki insanlarla birlikte olmayı tercih ediyorsunuz.

10 Haziran 2007 Pazar

Ah kadınlar..!

Harun Reşit, savaşta esir aldığı düşman generale
-Hayatını bağıslarım ama bir şartım var: Kadınlar hayatta en çok ne ister budur bilmek istediğim. Bu sorunun yanıtını getir; kurtar kelleni.' der. General sorar soruşturur, bu çetin sorunun yanıtını arar ve Kafdagı'ndaki bir cadının bunu bildigini öğrenir. Günlerce gecelerce at koşturur, cadıyı arar bulur ve sorar
- Kadınlar hayatta en çok ne ister?'
Korkunç cadının, yanıt için öyle bir şart ileri sürer ki yenilir yutulur değil.
-Evlen benimle, o zaman öğrenirsin istediğini.'
Bu ölümcül teklifi, kabul eder General ve doğru yanıtı alır almaz koşar Harun Reşid'e:
-Kadinlar, en çok kendi özgür iradeleriyle hareket etmek ister.
Harun Resit bizimkinin hayatini bağışlar ya; cadıyla evlenmek için de söz verilmistir. Evlenirler. O ilk gece; general bir bakar ki o korkunç cadı, dünyalar güzeli bir afete dönüşmüs, karanlık odada. Konuşur cadı:
-Benim kaderim böyle; günün sadece yarısı güzel olabilirim, diğer yarısı ise çirkinim. Ne dersin geceleri seninleyken mi, yoksa gündüzleri dışarıdayken mi güzel olayim? General düşünür ve
-Sen bilirsin, kararini kendin ver der; işte o andan itibaren korkunç cadı sonsuza dek çok güzel bir kadın olarak kalır. Peki bu öyküden çıkarılacak üç ders nedir?

1. Kadınlar en çok kendi özgür iradeleriyle hareket etmek ister.


2. Özgür iradesiyle hareket eden bir kadın, her zaman güzeldir.


3. İster güzel olsun ister çirkin, her kadın aslında bir cadıdır.

6 Haziran 2007 Çarşamba

BOLU DAĞI TÜNELİ

Bir süre önce çıktığım seyehatte yıllardır merakla beklediğimiz Bolu Dağı Tünelini görmek nasip oldu.




Yapımına 1993’te başlanan, 16 bakan eskiten ve iki büyük deprem geçiren Bolu Dağı Tüneli ile birlikte İstanbul-Ankara arası mesafe 3.5 saate inmiş.
Tünel; 2 bin 954 metre uzunluğunda bulunuyor.

5 Haziran 2007 Salı

GÖZÜMÜN NURU NAMAZ



Hz. Huzeyfe (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı herhangi bir şey üzecek olursa namaz kılardı."

(Kütüb-ü Sitte)

"Kardeşlerimizden birisinin namaz tesbihatında tekâsül göstermesine binaen dedim:
Namazdan sonraki tesbihatlar tarikat-ı Muhammediyedir (a.s.m.) ve Velayet-i Ahmediyenin (a.s.m.) bir evradıdır. O noktadan ehemmiyeti büyüktür."

(RNK)

2 Haziran 2007 Cumartesi

Spora vakit ayırabiliyor musunuz?

Ziyaretçilerimi daha iyi tanımak, ortak paydaları çoğaltmak adına seçtiğim aslında benim de düzenli olarak vakit ayıramadığım bir mevzudur bu. Okul yıllarımdan beri karşılaşmadığım tenis masasını görünce anılarım depreşti birden.Geçen hafta içi ufak bir spor kompleksinde eskileri yad edelim dedik arkadaşlarla. Eski günlerdeki kendime güvenimden eser kalmamış. Ellerim bir yana sesim de titremeye başladı heyecandan.Fakat rakibim beni epey rahatlattı maçı vererek de olsa.

Sağlık ihmale gelmez, özen ister ve kaybettikten sonra ancak kıymeti bilinir, değeri anlaşılır.Her yaşta sağlıklı insanların yapabileceği en yaygın spor yürüyüş olsa gerek. Belki kurallarına uyularak yapılan yürüyüşün faydalarını öğrenmek bizi gayrete getirebilir.Havalar ısındı sabah namazlarından sonra şehrin ışıklarını siz açmaya ne dersiniz?

Yürüyüşün faydaları:

Yürüyüş kan akımını ve kan damarlarının miktarını artırarak, dolaşımı iyileştirir, kalp-damar ve beynin damarsal hastalıkları riskini azaltır.
Kalp kası dahil, vücut kaslarını kuvvetlendirerek, daha etkin çalışmalarını sağlar. Her bir kasılmada kalbin pompaladığı kan miktarını artırarak, istirahatte kalp atım sayısını (nabzı) azaltır.
Egzersiz ve stres durumunda arteriel kan basıncında (tansiyonda) oluşan yükselmeyi azaltır.
Kan basıncını düzenler.
Kalp kasının yan damarlardan beslenmesini destekler. Böylece kalbin ana damarlarında oluşacak tıkanıklıkların vereceği zararı azaltır.
Şişmanlık riskini azaltır.
Sindirimi kolaylaştırır.
Beyine oksijen sağlanmasını artırarak, zihinsel keskinlik ve yaratıcı düşünce potansiyelini yükseltir.
Lenfatik dolaşıma yardımcı olur.
Egzersiz sırasında ve sonrasında metabolizmayı uyarır.
Solunumsal kapasiteyi ve aerobik gücü artırır.
Büyümeyi ve travma sonrası toparlanmayı olumlu etkiler.
Kan yağlarının (trigliserid) düzeyini düşürür.
HDL/LDL (iyi huylu-kötü huylu kolestrol) dengesini düzenler.
Koordinasyona olumlu etki yapar.
Eklem ve kasların esnekliğini artırarak, bel ve boyun ağrılarını hafifletir.
Kemiklerin sertleşmesini ve kuvvetlenmesini sağlar.
Dayanıklılığı artırır.
Yorgunluk duyumunu engeller.
Uykusuzluğu azaltır, rahatlamaya yardımcı olur.
Vücudun doğal keyif verici hormonları olan endorfinlerin salınımını sağlar.
Yaşlanma sürecini geciktirerek, genç görünüm sağlar.
Moral, özgüven ve iyimserliği artırır.

1 Haziran 2007 Cuma

''ŞÜKÜR''

'Şükrün mikyâsı kanaattir ve iktisattır ve rızadır ve memnuniyettir'
Peki biz ne kadar memnunuz halimizden?
İktisat edebiliyormuyuz, ne kadar vazgeçebiliyoruz lüksümüzden?
Kanaat, rıza ne alemde?
'Şükürsüzlüğün mizanı hırstır ve israftır, hürmetsizliktir, haram-helâl demeyip rast geleni yemektir'* sözün devamı...
İsraf, küresel ısınma tehlikesi yokken de haramdı.

*RNK

31 Mayıs 2007 Perşembe

Mır mır...

Buram buram tarih kokan mekanların büyüsüne kapılmış vaziyette, yapılardaki nakışlara sanatlara hayran kalmak bir yana aynı anda kuytu bir köşede oynayan bu sevimli kediciklerin harika, eşsiz sanatları bir yana.. Hakiki sanatlar uzakta değil. Camınızı açın ve derin bir nefes alın. ve başlayalım kainatı tefekkür etmeye kimimiz yaprakların damarlarından kimimiz Ya Rahim çeken kedilerden..

12 Ocak 2007 Cuma

Gelmeyen kış