31 Ocak 2008 Perşembe

..:.: Anlık Görevler :.:..


Bir kaç gündür uykusuzluk problemi yaşıyorum. Uyumak için bir formül de geliştirdim kendimce. Zihnimdeki bütün düşünceleri ot süpürgeyle bulut süpürür gibi temizliyorum. Sonra ekrana masmavi bir gökyüzü geliyor. Tabi bu zihinsel dinginliğimi temsil ediyor. Sonra oraya büyük puntolarla şunu yazıyorum defalarca..


UYUMAM LAZIM...

UYUMAM LAZIM...

UYUMAM LAZIM...

UYUMAM LAZIM...

Sabah olunca zihin ekranımda ne görsem iyi ??

BLOĞUMU GÜNCELLEMEM LAZIM !

BLOĞUMU GÜNCELLEMEM LAZIM !

BLOĞUMU GÜNCELLEMEM LAZIM !

BLOĞUMU GÜNCELLEMEM LAZIM !

20 Ocak 2008 Pazar

.:.:dolmabahçe:.:.

10 Ocak 2008 Perşembe

Lam - Mim - Nun

1 - İçerlediğimiz bir hadise (intikam almışsanız bunu da yazabilirsiniz):

Sene 2006 aylardan ekim. Arkadaşlarımdan ayrı geçirdiğim iki Ramazanın hasreti var içimde. Ama o sene beraberiz. Belki de son kere.. İftarlar beraber geçiyor en az hafatada iki üç kere. Bize çağırıyorum bir akşam iftara. Anlaşıyoruz. Benden mantı istiyorlar ama bi şartla: "erken gelip hepberaber yapacağız" Tamam diyorum. Alışık olduğumuz bir durum beraber hareket etmek.

Önceki gün akşam uyku tutmuyor beni. Alışmışız sabahlamaya bugün kalıyım evde diyorum misafirim gelecek. Bir yandan da düşünüyorum yarın ya geç gelirlerse, ya yetiştiremezsek..Tedbir olsun ben biraz yapmaya başlayım diyorum gece yarısı. Özene özene minik minik yapıyorum keyifle. Bir yandanda okuyorum içimden olur da kadir gecesine denk gelir diye. Mantı derdine olmayalım Kadirden.

Gece üç sıraları bitiyor mantı bükme işlemi, gücüm, kuvvetim, enerjim..Yapışmasınlar diye fırına koyuyorum mantıları. Hafif kurusun alıcam içinden. Ve yatıyorum..uyuyorum..uyuyorumm.. Pat pat pat kalp çarpıntısıyla uyanıyorum. Yanık kokusu, yoğun duman mutfağın içi. Kapıları pencereleri açıyorum. Mini fırın sararmış duman çıkarmaktan. Mantılar.. Çatalla bakıyorum hala umudum var, kabullenemiyorum belki, belki de uykudan, ama nafile hış sesiyle kül görüntüsü. Hepsi beşinci dereceden yanmış. Uyandırıyorum annemi babamı. Annem mutfağı babam da beni yatıştırmaya çalışıyor. Çok anlamsız geliyor şimdi ama düşündükçe aynı his var içimde. İsyan edecek kimse yok. Çaresiz içerliyorum gözyaşı eşliğinde.

Unutuyorum ertesi gün. Arkadaşlarım, canlarım erken geliyorlar. Güle oynaya gırgır şamata mantı yapıyoruz kaşımız gözümüz unlu unlu. Bakmadıkça aynaya, görmedikçe şişmiş kırmızı gözlerimi ve eksik olmadıkça anne baba şefkati, arkadaş sesleri hatırlamıyorum birdaha o geceyi..

2 - En komik anılarımızdan biri:

Kıbrıstayız o sene. Malum trafik sol şeridden. İlk günler alışmak zor. Çembere soldan gir, sağa dön, öndeki arabanın sağından geç, sokağa dönünce sağını solunu karıştırma..sağım sarımsak solum soğan nerdeyse.

Alıştık bir süre sonra. İşte tehlike alıştığını zannetmekle başlıyor yada. Şehirler arası yolda benzin alıyoruz yolun karşısındaki bir petrol istasyonundan. Ordan çıkıp karşıya yani kendi sol şeridimize geçeceğiz. Çift yol, ortada duracağız. Unuttuğum kural: karşıdan karşıya geçerken önce (Türkiyedeki gibi sola değil) sağa bakmak. Bense soluma bakıp geçtim korna sesi eşliğinde fakat nerden geldiğini anlamadan ve üstüme alınmadan, sarsılmaz kendime duyduğum güvenle.

3 - Büyüklerimizden biriyle yaşadığımız güzel bir hatıra:


Efendim oturmuş ailecek televizyon seyrediyoruz vakt-i mazide birgün. Annem, babam, babannem ve ben. Ekranda Şoray. O da uzun yolda. Çaylarımızı içiyoruz bir yandan. Bir yandan yorumluyoruz izlediklerimizi. Yemekler yapılıyor programda. Yöresel mi yöresel. Dumanı üstünde. Kokusu gelecek nerdeyse. Ardından sunucumuz yemeği tadıyor tattırıyor, ballandıra ballandıra anlatıyor ama babannem yavaş yavaş bişeyler diyor. Ne tam içinden söylüyor ne de açıkça. Kulak veriyoruz açılıyor:


- Yahu adamlar o kadar çalıyorlar onların ağzına da verin bi lokma yazzık-günah değil mi!


Bakıyorum ekrana. Anlamıyorum..Tekrar ediyor..Ve babam anlıyor.


Ve açıklıyor babanneme:


Anne orda çalgıcılar yok. Fondan müzik koyuyorlar. Kaset yani..


Mimleyen : Ali Kahya Bey'e teşekkür ediyorum.
Ben de : Optio'yu ve Ebruli'yi ve Gülruh'u mimliyoruum.
Cevaplarınızı bekliyorum..

3 Ocak 2008 Perşembe

.:.:AŞURE:.:.


Yaklaşık on beş gün sonra Aşure Günü. Bilindiği üzere bizim kültürün bugüne özel yapılan ve aşure tatlısı dediğimiz bir tatlısı var. Biz de Aşure Günü gelmeden aşure tatlısının denemesini yapalım dedik. Ortaya bu güzel manzara çıktı. Aynı güzelliği 15 gün sonra burada değil komşularımızla paylaşmak üzere şimdiden aşure gününüzü tebrik ediyorum.