10 Aralık 2007 Pazartesi

Ondört Yaşında Padişah Olup, Ondört Sene Hükümdar Kalan, Osmanlı İmparatorluğunun Ondördüncü Padişahı Sultan Ahmet


Rivayete göre Sultan Ahmed, Hz. Peygamber'in mübarek ayak izi bulunan taşı Kayıtbay Türbesi'nden İstanbul'a getirtmiş ve önce Eyüp Camii'ne koydurtmuş, Sultan Ahmed Camii bitince de buraya naklettirmiştir. Bu sırada, rüyasında Peygamber Efendimiz'in divanında yargılandığını görür. Memlûk sultanlarından Kayıtbay, kendisini Peygamber Efendimiz'e şikâyet etmede ve "Kadem-i Şerif" resmini geri istemektedir. Peygamber Efendimiz de bunun alındığı yere verilmesi gerektiğine hüküm verirler. Rüyasını Aziz Mahmud Hüdâyî Hazretlerinin de bulunduğu bir ulemâ topluluğuna anlatan I. Ahmed, buradakilerin de tabiri neticesinde, "emanetin geri gönderilmesi"ne karar vermiştir. Ancak padişah, Peygamber Efendimiz'e olan saygısından dolayı, "Peygamberimiz'in mübarek kademi" şeklinde bir sorguç yaptırmış ve bunu cuma ve bayram günlerinde hilâfet sarığına takmıştır. Bahtî, bir tahta üzerinde nakşedilen Kadem-i Şerif'in kenarına şu meşhur kıt'ayı yazmıştır:


"N'ola tâcum gibi başumda götürsem dâim
Kadem-i nakşını ol hazret-i şâh-ı rusülün
Gül-i gülzâr-ı nübüvvet o kadem sahibidür
Ahmedâ turma yüzün sür kademine o gülün"

Peygamber aşığının 1616'da Sedefkâr Mehmet Ağa'ya yaptırdığı Sultan Ahmet Camiinin yeni öğrendiğim bazı özellikleri ise şöyle:

Ana kubbede bulunan 3 devekuşu yumurtasının neşrettikleri koku örümceklerin cami içinde ağ kurmalarına mani olur.

Kapladığı alan bakımından Sultanahmet camii 200 metrekare fazlasıyla hem Süleymaniye’ yi, hem Ayasofya’ yı geride bırakmaktadır.

Caminin 5 kapısı vardır. Kapıların her biri 3.5 ton ağırlığındadır ve üzerleri fildişi, kemik ve sedeflerle işlenmiştir. Cümle kapısının üzerinde “Kelime-i Tevhit” yazılıdır. Caminin sağ tarafındaki köşede hatip kapısı, sol tarafta sanatkar mahfili, imam kapısı, iki yan kapıları dahi sedefkârîdir. Bu 4 kapıdan camiye kadar taş merdivenle çıkılır. Ama 5. kapı büyük kıble kapısıdır ki cümleden seramettir.

Kıble tarafından denizin göründüğünü ve avlusundan Ayasofyaya geçişte o zamanda yapılan binalardan başka bir bina görünmediğini de babam söylemişti.

Sultan Ahmet ve Sultan Ahmet Camii hakkında internetten enteresan bilgilere ulaşabilirsiniz. Mesela; Kâbe'nin örtüleri bu devirde İstanbul'dan gitmeye baslamış. Bu zamana kadar ise Mısır'dan gönderiliyormuş. Kâbe üzerine Türkiye istikametinde altınoluk yaptırmış.

3 yorum:

  1. Allah razi olsun ceylinim cok güzel bilgiler.
    Bundan 2-3 yil önce istanbul ziyaretimizde sultan ahmet camiini görmek namaz kilmmak nasip oldu.hâlâ düsünüyorum ve acaba bizmi bilimedik diyorum,neyemi ?böyle görkemli güzel camiide 10 bayan ve baska hanimlar -2 derecede avlusunda bulunan yari acik hasirla cevrili cesmasinde abdest almis ve donmustuk.coraplarimizi islak giymekten aksama malum karin agrisi cekmistik.diyorum ya!bizmi bilemedik yoksa gercektenmi yok bu camiimizin abdesthanesi?

    YanıtlaSil
  2. ilginç paylaşımınızdan dolayı teşekkür ederim. sultan ahmet ne yazık ki cami adı haricinde bilinmemektedir. oysa çok değerli biri olduğu sizin anlattığınız anekdottan da anlaşılmaktadır.

    YanıtlaSil
  3. ^^Dut Ağacı
    Cevap vermeden önce tekrar kontrol etmem lazım aslında. Fakat hatırladığım kadarıyla hanımlara abdest alma yeri var. İnşaallah tekrar gittiğimde mutlaka bakacağım.

    ^^Ali Kahya
    teşekkürler ali bey.anekdotlara katkılarınızı beklerim.

    YanıtlaSil