Sene 2006 aylardan ekim. Arkadaşlarımdan ayrı geçirdiğim iki Ramazanın hasreti var içimde. Ama o sene beraberiz. Belki de son kere.. İftarlar beraber geçiyor en az hafatada iki üç kere. Bize çağırıyorum bir akşam iftara. Anlaşıyoruz. Benden mantı istiyorlar ama bi şartla: "erken gelip hepberaber yapacağız" Tamam diyorum. Alışık olduğumuz bir durum beraber hareket etmek.
Önceki gün akşam uyku tutmuyor beni. Alışmışız sabahlamaya bugün kalıyım evde diyorum misafirim gelecek. Bir yandan da düşünüyorum yarın ya geç gelirlerse, ya yetiştiremezsek..Tedbir olsun ben biraz yapmaya başlayım diyorum gece yarısı. Özene özene minik minik yapıyorum keyifle. Bir yandanda okuyorum içimden olur da kadir gecesine denk gelir diye. Mantı derdine olmayalım Kadirden.
Gece üç sıraları bitiyor mantı bükme işlemi, gücüm, kuvvetim, enerjim..Yapışmasınlar diye fırına koyuyorum mantıları. Hafif kurusun alıcam içinden. Ve yatıyorum..uyuyorum..uyuyorumm.. Pat pat pat kalp çarpıntısıyla uyanıyorum. Yanık kokusu, yoğun duman mutfağın içi. Kapıları pencereleri açıyorum. Mini fırın sararmış duman çıkarmaktan. Mantılar.. Çatalla bakıyorum hala umudum var, kabullenemiyorum belki, belki de uykudan, ama nafile hış sesiyle kül görüntüsü. Hepsi beşinci dereceden yanmış. Uyandırıyorum annemi babamı. Annem mutfağı babam da beni yatıştırmaya çalışıyor. Çok anlamsız geliyor şimdi ama düşündükçe aynı his var içimde. İsyan edecek kimse yok. Çaresiz içerliyorum gözyaşı eşliğinde.
Unutuyorum ertesi gün. Arkadaşlarım, canlarım erken geliyorlar. Güle oynaya gırgır şamata mantı yapıyoruz kaşımız gözümüz unlu unlu. Bakmadıkça aynaya, görmedikçe şişmiş kırmızı gözlerimi ve eksik olmadıkça anne baba şefkati, arkadaş sesleri hatırlamıyorum birdaha o geceyi..
2 - En komik anılarımızdan biri:
Kıbrıstayız o sene. Malum trafik sol şeridden. İlk günler alışmak zor. Çembere soldan gir, sağa dön, öndeki arabanın sağından geç, sokağa dönünce sağını solunu karıştırma..sağım sarımsak solum soğan nerdeyse.
Alıştık bir süre sonra. İşte tehlike alıştığını zannetmekle başlıyor yada. Şehirler arası yolda benzin alıyoruz yolun karşısındaki bir petrol istasyonundan. Ordan çıkıp karşıya yani kendi sol şeridimize geçeceğiz. Çift yol, ortada duracağız. Unuttuğum kural: karşıdan karşıya geçerken önce (Türkiyedeki gibi sola değil) sağa bakmak. Bense soluma bakıp geçtim korna sesi eşliğinde fakat nerden geldiğini anlamadan ve üstüme alınmadan, sarsılmaz kendime duyduğum güvenle.
Efendim oturmuş ailecek televizyon seyrediyoruz vakt-i mazide birgün. Annem, babam, babannem ve ben. Ekranda Şoray. O da uzun yolda. Çaylarımızı içiyoruz bir yandan. Bir yandan yorumluyoruz izlediklerimizi. Yemekler yapılıyor programda. Yöresel mi yöresel. Dumanı üstünde. Kokusu gelecek nerdeyse. Ardından sunucumuz yemeği tadıyor tattırıyor, ballandıra ballandıra anlatıyor ama babannem yavaş yavaş bişeyler diyor. Ne tam içinden söylüyor ne de açıkça. Kulak veriyoruz açılıyor:
senin mantıları okuyunca benim dolmalar aklıma geldi. yemek pişirmek zorunda kaldığım ilk zamanlarda dolmayı ocağa koyup uyumuşum. suyu da az olmuş. kapıcının ziline uyandım. yanık kokusunu duyunca evdemiyim diye sormaya gelmişti. yangın çıktı sanmıştı :)
YanıtlaSilcevapları en yakın zamanda yazmaya çalışacağım inşallah..
cevaplarınız için teşekkür ederim. mantılar arkadaşlarınıza verdiğiniz sözü tutmadığınız için yanmış olabilir mi?
YanıtlaSilCEYLİNCİM ÇOK BECEKRİKLİ BİR EV HANIMI GÖRÜNÜYORSUN BLOGUN YEMEK DOLU MANTILARIN YANMIŞ OLSA BİLE.ÖZELİKLE ŞU AŞURE KASESİ ÇALASIM GELİYOR.TAM BANA GÖRE.
YanıtlaSil^^Ebruli
YanıtlaSilKendi şanslı hissettim. En azından kapıcıfelan gelmemiş kapıya ;)
^^Ali Kahya
Hayır olamaz!
^^ÜM ENES
Teşekkür ederim üm enesciğim. Belli etmemeye çalışıyorum maharetlerimi ama ancak bu kadar gizleyebiliyorum :)
Gel beklerim. Esas aşureyi bu hafta yapacağız.
ceylincim maşallah bu ne hamaratlık yaa. ama sonu çok sinir bozucu bitmiş o kdr mantıyı yap sen kül olsun. benim en sevmediğim iştir mantı yapmak. yemek olarak da pek sevmem makarnayı tercih ederim mantıya...
YanıtlaSilHayırlı Akşamlar
YanıtlaSilMantıların zevali sonunda yine de lezzetli anlar bırakmış:)
Zahmeti gitti lezzeti kaldı...
Kıbrıstan benim de epey anım var
Birini anlatayım
Yedek subay olarak askere gittiğim Kıbrısta yanılmıyorsam Güzelyurttan Girneye şehirler arası otobüsle (Bussla) gidiyorduk
Çamlıbel mevkine gelince bir yolcu bağırdı:
"Burda düşecek var heyy düşecek var"
Ben de hayretle bakıyorum kim nasıl düşecek diye?
Neyse Buss durdu adam da indi:)
Sonra öğrendim ki adamcağız:
"Bu durakta inecek var diyormuş"
Düşecek=İnecek:))
Bence de bir lokma versinler
Yazık günah:))
Selamlar
^^aqua
YanıtlaSilmakarnanın yeri ayrı mantınınki ayrı benim için.
ortaokulda bi hocamızın sıkça tekrar ettiği bir sözü hatırladım. Alakalı alakasız heryerde kullanırdı; "elmayla armudu karıştırmayalım arkadaşlar" :)
^^mehmetabi
Aslında Kıbrısla ilgili çok anım var. İnşaallah birgün onları da paylaşırım.